Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yalnızlığın birey ve toplum üzerindeki psikolojik etkilerine değindi. Dijital bağımlılığın da yalnızlığın sebeplerinden birisi olduğunu kaydeden Tarhan, gençlerde sosyal izolasyon ve psikolojik izolasyonun çok fazla olduğunu söyledi.
Dünyada yapılan çalışmalarda gençler arasındaki yalnızlık oranlarının yaşlılara oranla yüksek çıktığını belirten Tarhan, "Genellikle beklenen yalnızlığın yaşlanınca artmasıdır. Bütün ezberler bozuldu. Gençlik ve ergenlik dönemi sosyalleşme dönemidir. Bu dönemde genç kendini yalnız hissediyor. Bu durum insanlığın geleceği açısından risk oluşturuyor" dedi.
Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşke Nermin Tarhan Konferans Salonunda düzenlenen sempozyumda bireysel bir kavram olarak karşımıza çıkan "yalnızlık", ortaya çıkardığı sonuçlar ve toplumsal etkileriyle tartışıldı.
Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı: "Depresif yalnızlık olgusu bireysel ve toplumsal bir sorundur"
Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı ve sempozyum koordinatörü Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, yalnızlığın yeni bir olgu olmadığını ancak bireyselleşmenin oldukça yükseldiği çağdaş dünyada sıkça görüldüğünü belirterek "Hatta bazı mekânsal ve kültürel yapılar açısından oldukça sıradanlaşan bir olguya dönüşüyor. Yüz yüze ilişkilerin oldukça zayıfladığı, tahammülsüzlüğün arttığı, toplumsal güvenin azaldığı, egoların şişirildiği bu dönemde artan depresif yalnızlık olgusu hem bireysel hem de toplumsal bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilimsel araştırmalar yalnızlık durumunun başta ruh sağlığı olmak üzere fiziksel ve zihinsel sağlık açısından ciddi bir risk olduğunu gösteriyor" dedi. Yalnızlığın diğer taraftan tek başına olumsuz bir durum olmadığını kaydeden Süleymanlı, tek başınalık ve seçilmiş yalnızlık olarak nitelendirilen yalnızlık türlerinin maddi ve düşünsel yaratım için önemli bir ortam oluşturduğunu da ifade etti.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: "Toplumun büyük kesimi yalnız hissediyor"
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise "Modernizmin Kâbusu Yalnızlık" başlıklı açılış konferansında, yalnızlığın birey ve toplum üzerindeki psikolojik etkilerine değindi.
Dünyada yalnızlığın bilimsel araştırmalarda ön plana çıkarılan bir konu olduğunu ifade ederek sözlerine başlayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Büyük evler, küçük aileler; yüksek zekâ daha az ilişki; sosyal medyada yüzlerce arkadaşa rağmen gerçek bir dosta sahip olunamaması bugünün gerçeği olarak karşımıza çıkıyor. Sosyal ve ekonomik anlamda hareketlilik olmasına karşın toplumun büyük kesimi yalnızlık yaşıyor" dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: "Gençlerin yüzde 40'ı yalnız hissediyor"
Gelişen teknolojiyle beraber yalnızlığın insanlar üzerindeki etkilerine işaret eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, İngiltere'de 8,5 milyon insanın yalnız yaşaması üzerine ülkede "Yalnızlık Bakanlığı" kurulması ile ilgili çalışmaların sürdüğünü söyledi.
İngiltere'de Manchester Üniversitesi ile BBC'nin ortak yaptığı 55 bin üzerinde kişinin katıldığı çalışmaya değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Yalnızlığın Anatomisi" isimli bu çalışmanın dünyanın en geniş çaplı araştırma olduğunu kaydederek "Bu çalışmanın sonuçlarında 16-24 yaş arasında yalnızlık oranı yüzde 40 olarak tespit edilmiş. İleri yaşlarda bu oran yüzde 27. Beklenenin tersi bir oran çıktı. Genellikle beklenen yalnızlığın yaşlanınca artmasıdır. Bütün ezberler bozuldu. Gençlik ve ergenlik dönemi sosyalleşme dönemidir. Hem aileye bağlı hem özgür hissetmesi gereken bir dönemdir. Bu dönemde genç kendini yalnız hissediyor. Bu durum insanlığın geleceği açısından risk oluşturuyor. Bu kişiler 40-50 yıl sonra daha da yalnız hissedecek. Bu kişiler arasında intihar oranları daha yüksek" diye konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: "Sosyal güven duyguları düşük kişiler yalnızlık hissediyor"
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, söz konusu çalışmaya göre ayrımcılığa maruz kalanların kendini yalnız hissettiğini belirterek "Yalnızlıktan utanılıyor. Yalnız insanların empati ihtiyaçları daha yüksek. Sosyal güven duyguları düşük, on-line arkadaşları daha çok. Engellilik ve sağlık sorunları olan kişiler daha fazla yalnızlık hissediyor" dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: "Gençlerde sosyal izolasyon çok fazla"
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yalnızlaşmanın insanı ruhsal açıdan etkilediğini belirterek "Yalnızlığın, içe kapanmanın yoğun şekilde yaşandığı şizofreni gibi bozukluklar var. Şizoid tipi kişilik özellikleri var. Kaçıngan kişilik özellikleri var. Bu kişiler kalabalıklar içerisinde yalnızdırlar. Gençlerde sosyal izolasyon ve psikolojik izolasyon çok fazla. Dijital bağımlılık da yalnızlığın sebeplerinden birisi" dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: "Batı ülkeleri Kaliforniya Sendromu yaşıyor"
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 1995 yılında Amerika'nın Oklahama eyaletinde Timothy McVeigh tarafından gerçekleştirilen ve 168 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırıdan bahsederek kötücül duygular sergilemek için psikolojik olarak hasta olmanın şart olmadığını söyledi. Batı medeniyetlerinin Kaliforniya Sendromu yaşadığını kaydeden Tarhan sözlerine şöyle devam etti; "Bu sendromun hedonizm, narsisizm, yabancılaşma ve yalnızlık, mutsuzluk gibi belirtileri var. Sendromu yaşayan insanlar empati yoksunu, kimseyi beğenmiyorlar, güç elindeyse kendilerini en büyük görüyorlar" dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan'dan yalnızlıkla mücadele etmek için tavsiyeler
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yalnızlıkla mücadele etmek için rastgele iyilikler yapılması gerektiğini belirterek "'Ben yalnızım benimle ilgilenin' diyen insan yalnız kalır. Ama kişi, 'Yalnız kim var onunla ilgileneyim' derse çok dost bulur. Yalnızlığa çözüm de bunun içerisinde. Yalnız insanlara nasıl yardım ederim diye rastgele iyilik projeleri yapmamız lazım. Rastgele iyilik projeleri diğer insanların yalnızlığını giderir. Bencil insanlardan uzak durmak, sosyal kulüplere girmek yararlı olabilir. Hedef arkadaşın olsun. İnsanları özellikle yakın çevreni dost kabul et" dedi.
Prof. Lars Fredrik Svendsen: "Yalnızlık, tek başına olmakla karıştırılıyor"
Sempozyumda Norveç Bergen Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Lars Fredrik Svendsen, "Güven ve Yalnızlığın Politikası" başlıklı bir konuşma yaptı. Yalnızlığın, bir insanın başkalarıyla bağlantı kurma ihtiyacının tatmin edilmediğini ifade eden duygusal bir cevap olduğunu belirten Svendsen, "Yalnızlığın bir duygu olduğunu akılda tutmak önemlidir çünkü çoğu zaman diğer fenomenlerle, özellikle tek başınalıkla karıştırılır. Ancak yalnız olmak ve tek başına olmak iki ayrı olaydır. Her ikisi de mantıksal ve deneyim açısından birbirlerinden bağımsızdır. Yalnızlığı sosyal bir geri çekilme olarak tanımlayabiliriz: İlişkilere olan ihtiyacımızın karşılanmadığını bize bildiren bir rahatsızlık hissi. Bunu sosyal bir acı olarak da tanımlayabiliriz" dedi.
Doğu Avrupa ve Kuzey Avrupa en yalnız olanlar
Yalnızlık konusunda gençler, 16-24 yaşları arasındakiler, yaşlılar, göçmenler ve engelliler gibi bazı grupların diğerlerine göre daha çok risk taşıdığını belirten Svendsen, "Bireyin ne dereceye kadar yalnız hissettiği noktasında anahtar faktörlerden biri bireyin ikamet ettiği ülkedir. Bunun aslında yaştan daha çok etkisi vardır. Avrupa'da, Doğu Avrupa vatandaşları net olarak en çok yalnız olanlardır; öte yandan Kuzey Avrupalılar en az yalnız olanlardır. Ayrıca İtalya, Yunanistan ve Portekiz gibi Güney Avrupa ülkelerinde de yüksek oran vardır ancak bu oran Doğu Avrupa kadar yüksek değildir" dedi.
Dünyada yapılan çalışmalarda gençler arasındaki yalnızlık oranlarının yaşlılara oranla yüksek çıktığını belirten Tarhan, "Genellikle beklenen yalnızlığın yaşlanınca artmasıdır. Bütün ezberler bozuldu. Gençlik ve ergenlik dönemi sosyalleşme dönemidir. Bu dönemde genç kendini yalnız hissediyor. Bu durum insanlığın geleceği açısından risk oluşturuyor" dedi.
Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşke Nermin Tarhan Konferans Salonunda düzenlenen sempozyumda bireysel bir kavram olarak karşımıza çıkan "yalnızlık", ortaya çıkardığı sonuçlar ve toplumsal etkileriyle tartışıldı.
Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı: "Depresif yalnızlık olgusu bireysel ve toplumsal bir sorundur"
Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı ve sempozyum koordinatörü Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, yalnızlığın yeni bir olgu olmadığını ancak bireyselleşmenin oldukça yükseldiği çağdaş dünyada sıkça görüldüğünü belirterek "Hatta bazı mekânsal ve kültürel yapılar açısından oldukça sıradanlaşan bir olguya dönüşüyor. Yüz yüze ilişkilerin oldukça zayıfladığı, tahammülsüzlüğün arttığı, toplumsal güvenin azaldığı, egoların şişirildiği bu dönemde artan depresif yalnızlık olgusu hem bireysel hem de toplumsal bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilimsel araştırmalar yalnızlık durumunun başta ruh sağlığı olmak üzere fiziksel ve zihinsel sağlık açısından ciddi bir risk olduğunu gösteriyor" dedi. Yalnızlığın diğer taraftan tek başına olumsuz bir durum olmadığını kaydeden Süleymanlı, tek başınalık ve seçilmiş yalnızlık olarak nitelendirilen yalnızlık türlerinin maddi ve düşünsel yaratım için önemli bir ortam oluşturduğunu da ifade etti.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: "Toplumun büyük kesimi yalnız hissediyor"
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise "Modernizmin Kâbusu Yalnızlık" başlıklı açılış konferansında, yalnızlığın birey ve toplum üzerindeki psikolojik etkilerine değindi.
Dünyada yalnızlığın bilimsel araştırmalarda ön plana çıkarılan bir konu olduğunu ifade ederek sözlerine başlayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Büyük evler, küçük aileler; yüksek zekâ daha az ilişki; sosyal medyada yüzlerce arkadaşa rağmen gerçek bir dosta sahip olunamaması bugünün gerçeği olarak karşımıza çıkıyor. Sosyal ve ekonomik anlamda hareketlilik olmasına karşın toplumun büyük kesimi yalnızlık yaşıyor" dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: "Gençlerin yüzde 40'ı yalnız hissediyor"
Gelişen teknolojiyle beraber yalnızlığın insanlar üzerindeki etkilerine işaret eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, İngiltere'de 8,5 milyon insanın yalnız yaşaması üzerine ülkede "Yalnızlık Bakanlığı" kurulması ile ilgili çalışmaların sürdüğünü söyledi.
İngiltere'de Manchester Üniversitesi ile BBC'nin ortak yaptığı 55 bin üzerinde kişinin katıldığı çalışmaya değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Yalnızlığın Anatomisi" isimli bu çalışmanın dünyanın en geniş çaplı araştırma olduğunu kaydederek "Bu çalışmanın sonuçlarında 16-24 yaş arasında yalnızlık oranı yüzde 40 olarak tespit edilmiş. İleri yaşlarda bu oran yüzde 27. Beklenenin tersi bir oran çıktı. Genellikle beklenen yalnızlığın yaşlanınca artmasıdır. Bütün ezberler bozuldu. Gençlik ve ergenlik dönemi sosyalleşme dönemidir. Hem aileye bağlı hem özgür hissetmesi gereken bir dönemdir. Bu dönemde genç kendini yalnız hissediyor. Bu durum insanlığın geleceği açısından risk oluşturuyor. Bu kişiler 40-50 yıl sonra daha da yalnız hissedecek. Bu kişiler arasında intihar oranları daha yüksek" diye konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: "Sosyal güven duyguları düşük kişiler yalnızlık hissediyor"
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, söz konusu çalışmaya göre ayrımcılığa maruz kalanların kendini yalnız hissettiğini belirterek "Yalnızlıktan utanılıyor. Yalnız insanların empati ihtiyaçları daha yüksek. Sosyal güven duyguları düşük, on-line arkadaşları daha çok. Engellilik ve sağlık sorunları olan kişiler daha fazla yalnızlık hissediyor" dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: "Gençlerde sosyal izolasyon çok fazla"
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yalnızlaşmanın insanı ruhsal açıdan etkilediğini belirterek "Yalnızlığın, içe kapanmanın yoğun şekilde yaşandığı şizofreni gibi bozukluklar var. Şizoid tipi kişilik özellikleri var. Kaçıngan kişilik özellikleri var. Bu kişiler kalabalıklar içerisinde yalnızdırlar. Gençlerde sosyal izolasyon ve psikolojik izolasyon çok fazla. Dijital bağımlılık da yalnızlığın sebeplerinden birisi" dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: "Batı ülkeleri Kaliforniya Sendromu yaşıyor"
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 1995 yılında Amerika'nın Oklahama eyaletinde Timothy McVeigh tarafından gerçekleştirilen ve 168 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırıdan bahsederek kötücül duygular sergilemek için psikolojik olarak hasta olmanın şart olmadığını söyledi. Batı medeniyetlerinin Kaliforniya Sendromu yaşadığını kaydeden Tarhan sözlerine şöyle devam etti; "Bu sendromun hedonizm, narsisizm, yabancılaşma ve yalnızlık, mutsuzluk gibi belirtileri var. Sendromu yaşayan insanlar empati yoksunu, kimseyi beğenmiyorlar, güç elindeyse kendilerini en büyük görüyorlar" dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan'dan yalnızlıkla mücadele etmek için tavsiyeler
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yalnızlıkla mücadele etmek için rastgele iyilikler yapılması gerektiğini belirterek "'Ben yalnızım benimle ilgilenin' diyen insan yalnız kalır. Ama kişi, 'Yalnız kim var onunla ilgileneyim' derse çok dost bulur. Yalnızlığa çözüm de bunun içerisinde. Yalnız insanlara nasıl yardım ederim diye rastgele iyilik projeleri yapmamız lazım. Rastgele iyilik projeleri diğer insanların yalnızlığını giderir. Bencil insanlardan uzak durmak, sosyal kulüplere girmek yararlı olabilir. Hedef arkadaşın olsun. İnsanları özellikle yakın çevreni dost kabul et" dedi.
Prof. Lars Fredrik Svendsen: "Yalnızlık, tek başına olmakla karıştırılıyor"
Sempozyumda Norveç Bergen Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Lars Fredrik Svendsen, "Güven ve Yalnızlığın Politikası" başlıklı bir konuşma yaptı. Yalnızlığın, bir insanın başkalarıyla bağlantı kurma ihtiyacının tatmin edilmediğini ifade eden duygusal bir cevap olduğunu belirten Svendsen, "Yalnızlığın bir duygu olduğunu akılda tutmak önemlidir çünkü çoğu zaman diğer fenomenlerle, özellikle tek başınalıkla karıştırılır. Ancak yalnız olmak ve tek başına olmak iki ayrı olaydır. Her ikisi de mantıksal ve deneyim açısından birbirlerinden bağımsızdır. Yalnızlığı sosyal bir geri çekilme olarak tanımlayabiliriz: İlişkilere olan ihtiyacımızın karşılanmadığını bize bildiren bir rahatsızlık hissi. Bunu sosyal bir acı olarak da tanımlayabiliriz" dedi.
Doğu Avrupa ve Kuzey Avrupa en yalnız olanlar
Yalnızlık konusunda gençler, 16-24 yaşları arasındakiler, yaşlılar, göçmenler ve engelliler gibi bazı grupların diğerlerine göre daha çok risk taşıdığını belirten Svendsen, "Bireyin ne dereceye kadar yalnız hissettiği noktasında anahtar faktörlerden biri bireyin ikamet ettiği ülkedir. Bunun aslında yaştan daha çok etkisi vardır. Avrupa'da, Doğu Avrupa vatandaşları net olarak en çok yalnız olanlardır; öte yandan Kuzey Avrupalılar en az yalnız olanlardır. Ayrıca İtalya, Yunanistan ve Portekiz gibi Güney Avrupa ülkelerinde de yüksek oran vardır ancak bu oran Doğu Avrupa kadar yüksek değildir" dedi.
Kadınca Kafe sizin için kuruldu, lütfen her türlü fikir ve eleştirinizi bize gönderiniz. Teşekkürler.